Sigorta, risklerin gerçekleşmesi sonucu doğabilecek zararları gidermek için kullanılan mali araçtır. Sigorta sözleşmesi, sigorta yapılması için hukuken gerekli sözleşmedir.
İnsanların tüm varlık ve girişimleri risk (riziko) adı verilen belirsizliklerin tehdidi altındadır. Sigorta, risklerin gerçekleşmesi halinde doğan zararı karşılar, böylece geleceğin maddi açıdan belirli hale gelmesini sağlar. Sigorta kişi ve kurumlara güven sağlar, böylece geleceğin planlanmasını mümkün kılar, girişimciliği teşvik eder.
Babilliler'in M.Ö. 1800 yıllarında geliştirdiği Hammurabi Kanunları, sigortanın bilinen ilk hukuki şeklini içeriyordu. Buna göre, bir kervana haydutların saldırması halinde, zarar kervan sahipleri arasında bölüşülürdü.
Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinde de bir tür nakliyat sigortası vardı. Gemi sahipleri, ticaret seferine çıkacakları zaman sermaye olarak ‘deniz ödüncü’ denilen bir borç alırlardı. Eğer gemi sağ salim geri dönerse, gemi sahibi ‘deniz ödüncü’nü misliyle geri öderdi. Ancak gemi yolda batarsa, ‘deniz ödüncü’ gemi sahibinde kalırdı.
Yine aynı dönemde, Rodos Kuralları denilen bir düzenlemeyle ‘müşterek avarya’ kavramı ortaya çıktı. Buna göre, kaptan bir tehlikeyle karşılaştığında gemisini kurtarmak için yükün bir kısmını denize atarsa, bu zarar gemi ve yük sahipleri arasında paylaşılırdı.
14. yüzyılda, Cenevizliler tarihte sigortaya özgü (diğer ticari konuları içermeyen) ilk sözleşmeleri yaptılar.
15. yüzyılda İspanya'da sigorta hukukuna ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yapıldı. 1435 ve 1436 yıllarında kabul edilen iki kararname ile nakliyat sigortalarına dair kurallar kondu.
17. yüzyıldan itibaren İngiltere'de ilk sigorta şirketleri kurulmaya başladı. O zamana dek sigorta işi tüccarlar tarafından yapılıyordu. Ancak 1666'da 13.200 ev ve 87 kiliseyi yok eden Büyük Londra Yangını sonrasında öyle büyük zararlar oluştu ki, sadece yangın sigortası üzerine uzmanlaşan sigorta şirketleri kuruldu. Önemli bir ticaret merkezi olan Londra, bu yüzyıldan itibaren dünya sigortacılığının önde gelen şehri haline geldi.
Mucit ve siyaset adamı Benjamin Franklin, ülkesi ABD'de sigortacılığın gelişmesi için çaba gösterdi. Kurduğu sigorta şirketi, yangına karşı sigorta yaptığı gibi, sigortalıları yangın riskine karşı bilinçlendiriyor, yüksek riskli ahşap binaları sigortalamıyordu.
Sigorta kelimesi, Türkçe' ye İtalyanca sicurta kelimesinden geçmiştir.
Ahilik teşkilatı gibi mesleki loncalar, kurdukları yardım sandıklarıyla Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk sigorta örneklerini verdiler. Bu sandıklar yangın ve ölüm gibi bugün de sigorta konusu olan risklere karşı üyelerini koruyordu.
Bu ilk örnekler dışında, Türkiye'de sigortacılık geç gelişti. Bunun nedeni ticaretin ve mali yapının Batı Avrupa'ya kıyasla geri kalmış olmasıydı.
1870 yılında özellikle İstanbul'daki azınlıkların ve yabancıların mallarını etkileyen Beyoğlu yangını, sigorta düşüncesinin yaygınlaşmasına ve ilk sigorta şirketlerinin kurulmasına neden oldu. Bunların çoğu yabancı kökenliydi. İlk yerel sigorta şirketi, 1893 yılında kurulan ‘Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’ oldu. 1864 tarihli Deniz Ticareti Kanunu'nda sigortacılıkla ilgili ilk düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeler 1906'da kara sigortacılığına özel hükümler kanunlaşıncaya kadar kıyas yöntemiyle kara sigortalarında da kullanıldı. Yabancı sigorta şirketlerinin başına buyruk çalışmalarını düzenlemek amacıyla 1914'te sigorta denetimi konusunda ilk kanun çıkarıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte, milli iktisat anlayışı doğrultusunda, sigortacılık alanında da yerel sermayenin varlık göstermesi için yeni sigorta şirketleri kuruldu.
1929 yılında, sigortacıların meslek kuruluşu olarak ‘Sigortacılar Cemiyeti Daire-i Merkeziye’ si kuruldu. Bu kuruluş, bugün de varlığını Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği adıyla devam ettirmektedir.
1980'li yıllarda Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde uygulanan liberal siyaset sayesinde yabancı şirketler Türk sigorta sektörüne dönmeye başladı.
1990 yılında, o zamana kadar devlet tarafından belirlenen sigorta tarifeleri serbest bırakıldı. Bunun sonucu olarak sigorta primleri ve şirket kârları hızla düştü, rekabet zorlaştı. Düşen kârlar ve 90'lı yıllarda yaşanan ekonomik krizler nedeniyle yabancı şirketler yavaş yavaş Türk sigorta piyasasından çekildiler. Ancak Türk sermayeli banka ve holdinglerin öncelikle kendi grup risklerini sigortalamak üzere çok sayıda şirket kurması nedeniyle sektörde bir daralma yaşanmadı.
3 Haziran 2007'de sektörün uzun süredir beklediği Sigortacılık Kanunu kabul edildi ve yürürlüğe girdi. Kanun, özellikle Türk sigorta sektörünün Avrupa Birliği'ne uyumlu hale gelmesine yönelik hükümler içeriyordu.
Sigorta, temelde, benzer riske maruz kalan kişilerin (sigortalılar) maddi güçlerini birleştirerek yardımlaşmasıdır. Sigorta şirketlerinin işlevi, bu kişilerin birbirlerini bulmasını ve gerçekleşen zararların giderilmesini organize etmektir.
Aynı riske maruz kalan kişiler bir araya gelerek gerçekleşen riskleri hep birlikte karşıladıklarında, kişi başına düşen ödeme miktarı düştüğünden büyük bir risk bile herkes için karşılanabilir hale gelebilir. Bir araya gelen kişi sayısı ne kadar fazla olursa, kişi başına düşen zarar miktarı o kadar tahmin edilebilir hale gelir. Olasılık hesaplarında büyük adetler kanunu (veya büyük sayılar kanunu) adı verilen kanuna göre, aynı riske konu olan kıymetlerin sayısı ne kadar fazla olursa, gerçekleşecek hasar, riskin oluşma ihtimaline o denli yakın olacaktır.
Bir sigorta şirketinin organizasyonu altında bir araya gelen sigortalılar gelecekteki hasarları karşılamak için prim adı verilen ücreti öderler. Prim tutarına, hasarlar için yapılacak ödemelerin yanı sıra, sigorta şirketinin işletme masrafları, kârı, vergiler, acente komisyonları gibi kalemler de dahildir.
Sigorta, öngörülemez ve maddi zarar doğuracak olaylara (yani risklere) karşı yapılır. Ne zaman olacağı önceden bilinen olaylara karşı sigorta yapılmaz. Kumar, hisse senedi alım-satımı gibi spekületif riskler ve kanuna aykırı olarak yapılan işler sigortalanamaz. Keza, kanunlardan kaynaklanan cezalara karşı sigorta olmaz.
Sigorta teminatının işlemeye başlaması için sigortalı ile sigorta şirketi arasında sigorta sözleşmesi yapılır. Poliçe, sigorta sözleşmesinin koşullarını içeren ve ispatlayan belgedir. Poliçe üzerinde sigorta şirketinin unvanı, adresi, sigortalının adı, riskle ilgili bilgiler, prim, sigorta başlangıç ve bitiş tarihleri, sigorta koşulları vs. yer alır.
Sigorta satışları bazen doğrudan sigorta şirketleri tarafından yapılmakla birlikte, genellikle sigorta aracıları tarafından yapılır. Sigorta aracıları belli bir sigorta şirketine bağlı çalışan acenteler ve sigorta şirketlerinden bağımsız çalışan sigorta brokerleridir. Aracıların başlıca görevleri, sigorta müşterisini riskler ve buna uygun çözümler hakkında bilinçlendirmek, prim ödemelerini, hasarların tazmin edilmesini ve poliçenin yenilenmesini takip etmek, gerektiğinde hatırlatmada bulunmaktır. Prim tahsil etme yetkisi bulunan acenteler, müşterilerden aldıkları primleri sigorta şirketine öderler. Bu hizmetlerine karşılık aracılar komisyon alırlar. Komisyon genellikle prim tutarına dahil edilir.
Sigorta edilmiş bir riskin gördüğü zarara hasar denir. Bir hasar gerçekleştiğinde, sigortalı, sigorta şirketinde ihbarda bulunur. Sigorta şirketi, hasarı kendisinden bağımsız bir eksperin incelemesini sağlar. Daha sonra eksper raporunu inceleyerek, sigorta teminatı içindeki zararı tazmin eder, sigortalıya tazminat öder.
Can sigortalarında ve bedeni hasarlarda ise tazminat, aktüer denilen uzmanların yaptığı aktüerya hesaplarının sonucuna göre ödenir.
Eğer bir hasar üçüncü bir şahsın kusuru sonucu oluşmuşsa ve sigortalının o şahıstan tazminat talep etme hakkı veya daha başka hakları doğduysa, halefiyet denilen hukuki ilke uyarınca bu haklar ödediği hasar oranında sigorta şirketine geçer. Sigorta şirketinin bu hakkını kullanarak kusurlu taraftan tazminat talep etmesine rücu adı verilir. Örneğin, A ve B araçlarının karıştığı bir kazada, B aracı kusurlu ise, A'nın sigortacısı önce A'ya tazminat öder, daha sonra, ödediği tazminatı B'den talep edebilir.
Sigorta şirketleri önce bu haklarını kusurlu kişilerle anlaşarak (sulhen) kullanmayı denerler. Sulhen giderilemeyen sorunların çözümü için mahkeme yoluna gidilir. Çağdaş sigorta şirketlerinde rücu ve hukuk işlerinde uzmanlaşmış bölümler bulunur.
Artan rekabet sonucu, çağdaş sigorta şirketleri müşterilerine tazminat ödeyerek yardımcı olmanın dışında sayısı giderek artan bazı yardım hizmetleri, örneğin yolda kalan araçlar için çekici, bozulan musluklar için tesisatçı temini gibi ek hizmetler vermektedir.
Sigorta şirketleri çoğu ülkede (ve Türkiye'de) hayat ve hayat dışı branşlarda çalışan şirketler olarak ikiye ayrılır.
Türkiye'de sigortacılık sektörü, Hazine Müsteşarlığı bünyesinde faaliyet gösteren Sigorta Denetleme Kurulu tarafından denetlenmekte, Sigortacılık Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmektedir.
Türkiye'deki sigorta müşterileri, sigorta şirketi ile anlaşmazlığa düştüklerinde, Sigorta Tahkim Komisyonu'na, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'ne veya Hazine Müsteşarlığı'na başvurabilir.
Kanunen "sigortalanamaz" olarak nitelenen riskler dışındaki tüm riskler sigortalanabilir. Başlıca sigorta türleri şunlardır:
Can Sigortası
Hayat Sigortası
Ferdi Kaza Sigortası
Sağlık Sigortası
Mal Sigortaları
Kasko vb. Oto Sigortası
Yangın Sigortası
Nakliyat Sigortası
Mühendislik Sigortası
Sorumluluk Sigortası
Hukuki Koruma Sigortası
Kredi Sigortası
Sigorta türleri, zorunlu olup olmamasına göre de sınıflanabilir. Türkiye'de başlıca zorunlu sigortalar Trafik Sigortası ile Zorunlu Deprem Sigortasıdır.
-Sigorta poliçenizi düzenleyen kişilere doğru ve tam bilgi veriniz.
-Poliçenizi mutlaka okuyunuz.
-Sigorta genel şartlarını inceleyiniz.
-Sigorta teminatının kapsamını tam olarak inceleyiniz.
-Sigorta poliçesinde yer alan özel şartları inceleyiniz.
-Poliçenizin prim tutarını/ücretini mutlaka ödeyiniz.
-Poliçenizde muafiyet ve/veya müşterek sigorta uygulamasına dikkat ediniz.
Sigortalanabilir Menfaat nedir?
Sigorta ile güvence altına alınan, maddi veya manevi değerler üzerindeki menfaatlerdir.
Sigorta sözleşmesi (poliçe) yapılırken sigortalanabilir bir menfaat ilişkisinin bulunması gereklidir. Rizikonun gerçekleşmesi neticesinde sigortalının yasal, para ile ölçülebilir bir zararı ve fiziki bir kaybı olmalıdır. Kanunlara, ahlaka ve adaba aykırı işlemler sonucu doğacak menfaatler sigorta edilemez.
Menfaatdar Nedir?
Yaşam sigortalarında, sigorta sözleşmesine taraf olmamakla birlikte, yaşam kaybı (vefat) rizikosunun gerçekleşmesi halinde poliçede belirtilen hakların ödeneceği kişidir. Poliçede menfaattar ismen belirtilmemişse, kanuni varisler menfaattar olarak kabul edilir. (Menfaattar = Lehdar = Alacaklı)
Meriyet Nedir?
Poliçenin geçerli ve yürürlükte olma durumudur.
Özel Şartlar Nedir?
Sigorta özel şartları; sigorta şirketlerinin geliştirdikleri poliçelerin detaylı özel koşullarını içeren ve genel şartların aksine hükümler içermeyen sözleşme maddeleridir.
Reasürans Nedir?
Bir sigorta şirketinin poliçe sattığı sigortalılardan satın aldığı risklerin bir kısmını veya tamamını diğer bir şirkete satmasıdır.
Daha basit bir ifadeyle sigorta şirketinin sigortalanmasıdır.
Risk Nedir?
Zararın veya hasarın ortaya çıkmasının muhtemel olduğu durumdur.
İstisna Nedir?
Sigorta teminatları dışında kalan durumlardır.
Tazminat Nedir?
Poliçe türüne göre, sağlık giderleri, maluliyet ve kritik hastalık durumunda sigortalıya, sigortalının vefatı durumunda ise menfaattara ödenmesi gereken toplu tutar.
Teknik Faiz Nedir?
Yaşam poliçeleri için kullanılan ve sigortacının garanti ettiği minimum faiz oranıdır.
Teminat Nedir?
Sigortacının sigortalıya rizikonun gerçekleşmesi halinde vermeyi taahhüt ettiği güvencedir.
Tenzil (Dondurma) Nedir?
Uzun süreli sigortalarda poliçe özel şartlarında yazılı azami sürenin geçmesi ve bu süreye ait primlerin ödenmesinden sonra prim ödemelerinin durdurulması ve sigortalının maluliyet, kritik hastalık, vefat gibi tazminat hakkından yararlanmadan sadece yatırılan birikim tutarı üzerinden kar payı almaya devam etmesidir.
Tıbbi Tetkikler Nedir?
Sigortalının yaşına ve istediği teminat tutarına bağlı olarak sigortacı tarafından istenebilen tıbbi raporlardır.
Risk Kabul Nedir?
Sigortacının, başvuruyu kabul edip, etmeyeceğinin ve kabul ederse hangi şartlarda onaylayacağının belirlendiği süreçtir.
Yaşam Sigortası (Hayat Sigortası) Nedir?
Sigortanın yürürlüğe giriş tarihinden itibaren kişiyi poliçe türüne göre vefat, hayatta kalma, maluliyet veya kritik hastalıklar gibi büyük risklere karşı güvence altına alan; birikim priminin alındığı durumlarda primleri yatırıma yönlendirerek, sigorta süresi sonunda toplu para ya da emeklilik hakkı tanıyan, sigortadır.
Zeyilname Nedir?
Zeyilname; Poliçenin yürürlüğü sırasında meydana gelen değişikliği belirten poliçenin ayrılmaz bir parçası olarak düşünülen ek sigorta sözleşmesidir. Örneğin yaşam poliçelerinde prim artışı, sağlık poliçelerinde aile poliçesine çocuk eklenmesi gibi değişikliklerin yanı sıra sigortalının talebiyle düzeltilmesi de zeyilname düzenlenmesini gerektiren işlemdir.